Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "Adnan Menderes ve Hasan Polatkan haksız ve hicapsız bir şekilde hayata veda etti. Adil hakim, adil mahkeme, adil savcı arayışlarımızın oradaki nedenleri bugün daha çok ortaya çıkıyor. Vicdan terazisinde tartmadan verilen kararlar bugün halk tarafından temyiz edilmiştir" dedi.
1961 yılında idam edilen eski Maliye Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Hasan Polatkan\'ı anmak için Eskişehir İbis Otel\'de anma toplantısı düzenlendi. Toplantıya DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Büyükşehir Belediye Başkanı DSP\'li Yılmaz Büyükerşen, Hasan Polatkan\'ın eşi Mutarra Polatkan, kızı Nilgün Polatkan Atlı, torunu Hasan Polatkan Atlı ile çok sayıda kişi katıldı. Hasan Polatkan\'ın eşi Mutarra Polatkan zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı.
Cindoruk, kendisinin Hasan Polatkan\'ın avukatlığını yaptığını hatırlattı. Adnan Menderes ve Hasan Polatkan\'ın haksız yere idam edildiklerini, Yassıada mahkemesinin verdiği kararın Türk siyasetinin yönünü değiştirdiğini söyleyen Cindoruk şöyle devam etti:
"Adnan Menderes ve Hasan Polatkan haksız ve hicapsız bir şekilde hayata veda ettiler. O mahkeme içinde bulunmaktan ötürü bugün bile aynı ıstırap duygularını sürdürüyorum, yaşıyorum. Adil hakim, adil mahkeme, adil savcı arayışlarımızın oradaki nedenleri bugün daha çok ortaya çıkıyor. Vicdan terazisinde tartmadan verilen kararlar bugün halk tarafından temyiz edilmiştir. Bu kararların geçersizliği, yanlışlığı, vahşiliği herkes tarafından kabul görüyor. Günümüze taşırsak bugün bizim bir takım mahkemelerdeki hakimler, mahkemeler ve savcılar hakkında neden bu kadar duyarlı olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Dünyada çok zulüm vardır, çok işkence vardır ama en ağır zulüm yargıç tarafından yapılan, savcı tarafından yapılan, mahkeme tarafından yapılan zulümdür. Yassıada zulümlerin yoğun bir şekilde yaşandığı, akranlık bir düzenektir. Ama onun bir mazereti vardı o da bir darbe döneminin yaşanmasıydı. Bugün öyle bir mazeret de yok. Onun için Silivri mahkemesi, Silivri yargıçlarını ve Silivri savcıları hakkında itirazlarımızın haklılığını paylaşmak istiyorum."
"Ben Yassıada mahkemesinde avukatlık yapmak, orada haksız yere tutuklanmak, cezaevinde sürünmek gibi duyguları yaşamış bir avukatım" diyen Cindoruk, şöyle devam etti:
"Siyasetçi kimliğimin dışında bir hukukçu, bir avukat olarak bu duyarlılığı bugün gösteriyorsam Türkiye\'de hiçbir mazeretin bulunmadığı ve bu mazeretlerin tamamının geride kaldığı yolundaki vakadır, tespittir. İnanıyorum ki Türk yargıcı, Türk savcısı, Türk mahkemesi en kısa zamanda gerçek tarafsız ve gerçekten haklığı haksızdan ayıran bir adalet duygusunu sergilemeye tekrar devam edecektir. Bazı mahkemelerin kararları sadece yargı tarihinde ve alanında kalmaz. Halkların, devletlerin, ülkelerin geleceklerini tayin etmekte etkilemekte de rol alır. Yassıada mahkemesinin kararları öyle olmuştur. Türk siyasetinin yönünü değiştirmiştir. O günden bugüne Türk siyaseti varlılığını yitirmiştir ve onun yerine koymak istediğimiz demokratik anayasalar, yasalar halen tartışma konusudur. Bunların bitmesini yürekten diliyorum. Bir daha bir Yassıada olmasın. Bir daha Yassıada\'daki gibi hakimler nihai kararlar vermesin."
REFERANDUM SONUCUNU DEĞERLENDİRDİ
Hüsamettin Cindoruk, toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Referandumun sonuçlarını da değerlendiren Cindoruk, şunları söyledi:
"Eskişehir referandumda önemli bir sonuç vermiştir. Bu sonuç beklenen bir sonuçtur. Propagandaların daha adil yapılması durumunda oranların daha da hayır leyinde olacağını düşünüyorum. Evetler için yapılan propaganda devlet terörü estirmiştir. Buna rağmen Eskişehir hayır çoğunluğu ile kendi kimlik ve kişiliğini bir kez daha ispat etmiştir. Devlet kendi iradesiyle bir referandum yaptı. Bu referandumun yanlış olduğunu söyledik. Yapılmaması gerektiğini söyledik. Şimdi 3 bölgeli bir Türkiye ortaya çıktı. Coğrafyası 3\'e bölünmüş, o coğrafyada yaşayan halkları bölünmüş bir ülke ortaya çıktı. Bundan en çok faydalanacak olan terörist örgüt ve terörist örgütün önderidir. Ellerinde şimdi Türkiye\'nin yeni bir haritası vardır. Bu haritayı haklar almak için, halklar arasında bölünmek için, ülkenin bölünmesi için kullanacaklardır. Misakı Milli sınırlarımız içerisinde bugün hak iddia eden bölgeler var. Barış ve Demokrasi Partisi\'nin boykot kararını duyarlılıkla uygulayan illerimiz var. Bu illerimiz bizim için milli sınırlarımızın, değişmez sınırlarımızın önemli şehirleri, orada yaşayan halklarda bizim Cumhuriyetimizin vatandaşlarıdır. Biz bir bölünmeyi şiddetle reddediyoruz. Bu bölünmenin olası olmadığını söylüyoruz. Ama ne var ki referandum karşı tarafın eline çok önemli bir kanıt vermiştir. Üzülüyorum."