Demokrasi için çekilen silah Geri

Demokrasi için çekilen silah

Celal Bayar’ın torunu Prof. Emine Gürsoy Yassıada duruşmaları başlamadan önce hakim ve savcıların askeri lise öğrencileriyle birlikte adada mahkeme tatbikatı yaptıklarını söyledi.

Türkiye’nin bugün karşılaştığı pek çok demokratik ve siyasi sorun biraz eşelendiğinde 27 Mayıs darbesinin izleri görünür. Darbe sürecinde CHP’nin kışkırtıcı tavrı Türkiye’nin daha sonra yaşayacağı her kritik dönemeçte tekrar tekrar görülecekti. Darbe sonrasında oluşturulan anayasa ve yeni kurumlar ise rejimin çelik kollarının demokrasi üzerindeki baskısına dönüştürecekti. 27 Mayıs darbesinde en çok akıllarda kalan doğal olarak Yassıada mahkemeleriydi. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar da Yassıada makumları arasındaydı. Bayar’ın torunu Prof. Emine Görsoy henüz 10 yaşındayken şahit olduğu o günleri şöyle anlatıyor:

Büyükbabam silahını çekip karşı koydu

“27 Mayıs’ta Çankaya Köşküne tırmanan tankların sesiyle uyandım. 10 yaşındaydım. Büyükbabamı almaya gelmişlerdi. Büyükbabamın, “ben millet iradesiyle geldim, millet iradesiyle giderim, siz kim oluyorsunuz” diyerek karşı koyduğunu ve silahını çektiğini biliyorum. 27 Mayıs bir iktidar gaspıdır. Kişisel hırs faktörünü hiç bir zaman göz ardı edemeyiz. Aklın önünde giden bir hırs tabii ki var. 27 Mayıs’ın bir ABD projesi olduğunu düşünmüyorum. İçeride kotarılan bir kalkışma daha gerçekçi gözüküyor. Ama ABD ile bir noktada bir dirsek teması olmuştur diye düşünüyorum. Çünkü ABD’nin daha önce yaptırmak isteyip de yaptıramadığı bir takım düzenlemeler 27 Mayıs’tan sonra yürürlüğe konmuştur.”

Koşaner ve Küçük de tatbikattaydı

“Darbecilerin 27 Mayıs’ta ince ince planlar yaptıklarını biliyoruz. Mesela, Yassıada davaları başlamadan önce 1960 yılının Haziran ayında bir gece Kuleli Lisesinde bir anons yapıyorlar, yarın tatbikat için Yassıada’ya gidilecek, ikinci sınıflar sabahki içtima törenine resmi elbise ile çıksın diyorlar. Tatbikata ikinci sınıf öğrencileri çağırılıyor. Bu öğrencilerin içinde Işık Koşaner var, Veli Küçük var. Ben bu hadiseyi Prof. Dr. Mustafa Çetin Varlık’tan ve Prof. Dr. Metin Karaörs’ten dinledim. Onlar da o yıl ikinci sınıf Kuleli öğrencisi. 15 yaşındaki bu öğrencilere figüranlık yaptırılıyor, sanki Yassıada’ya gidecek dinleyicilermiş gibi tatbikat yaptırılıyor. Vapurdan kaç dakikada adaya çıkılır, salona kaç dakikada yürünür, salona yerleşmek kaç dakika alır, salona kaç kişi sığar, salon kaç dakikada tahliye edilir...

Fakat en dehşetengiz tatbikatı tam o sırada bizatihi Yassıada hakim ve savcıları yapıyor. 15 yaşındaki bu çocuklar tribünlere oturtulurken, Yassıada hakim ve savcıları cübbeleriyle salonda beliriyorlar. Ortada geziniyorlar, görevli subaylarla konuşuyorlar. Kurgu mahkemeye son rötuşları yapıyorlar.

CHP de darbenin ortağıdır

“İnönü, darbeye cevaz vermiştir: “Şartlar olgunlaşınca darbe mübahtır” demiştir; darbe olunca da “Darbenin ne içindeyim ne dışındayım”, yani mesuliyetini kabul etmiyorum ama onaylıyorum demiştir. CHP darbenin ortağıdır. Siyasi Parti olarak CHP rakibini orduya katlettirdikten sonra iktidar olmak istemiştir. CHP basını da darbenin suç ortağıdır. Bugün de CHP aynı tutum içindedir; darbe hazırlığı, sabotaj planları, hükümeti zor durumda bırakacak komplo iddialarıyla açılan davaların avukatı olmuştur. Bu iddiaların araştırılmasına bile cansiperane tavır koymuştur.”

Profesörler darbecilere akıl veriyordu

“Darbeden sonra darbeye kılıf biçmek gerekti. DP iktidarına vahim suçlar yüklemek suretiyle darbeyi “meşru” göstermek istediler. Darbecilere bu aklı CHP’li profesörler verdi. Yassıada mahkemesinin kararları daha davalar başlamadan tayin edilmişti. İmralı’daki idam sehpaları mahkemenin karar safhasından çok önce kurulmuştu. Yassıada mahkemesinin kurulması, seyri ve şiddeti darbeyi aklamak içindi. Darbeciler - kendilerini isyan suçundan aklamak için - idamları bir mecburiyet olarak gördüler. İdamları, halk üzerinde tahakküm oluşturmak için de kullandılar. Darbe, askerî vesayeti getirdi. Darbeleri meşru kıldı ve sonraki müdahalelerin yolunu yaptı. Zaten 61 Anayasası askeri siyasetin içine yerleştirdi. Milletin iradesine ortaklar getirdi: MGK, Senato, Anayasa Mahkemesi, bunlar millet iradesine ortak kurumlardır.

Yargı sistemini darbecilerle doldurdular

İdam veren mahkeme üyelerinin hepsi kilit noktalara atandılar

“Adalet kurumu da 27 Mayıs’ta darbe güdümüne girmiştir ve darbenin suç ortağı olmuştur. Yassıada’da ceza hükümlerini veren hakimler ve savcılar; darbecilerin verdiği bu mahkemecilik görevini başarıyla yerine getirdikleri için, - kararlar açıklandıktan sonra - Heybeli adasından alınıp Savarona gemisine bindirilip Marmara Denizinde gezintiye çıkarıldılar. Yassıada’nın hakim ve savcıları ömürlerinin sonuna kadar adalet sisteminin hep en üst mertebelerine atandılar. Haliyle adalet mekanizmasına kişisel geçmişleriyle damga vurdular, kendilerinden sonra yerlerine gelecek kişileri de kendilerine benzer insanlardan seçtiler. Adalet bürokrasisi darbeye hizmet etmiş insanlarca şekillendi. “Sizi buraya tıkan kudret böyle istiyor” diyen Başhakim Salim Başol, 61 Anayasasıyla kurulan Anayasa Mahkemesine üye yapıldı. Başsavcı Altay Egesel Yargıtay’a üye yapıldı, sonra da Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığına getirildi. Necdet Darıcıoğlu Askeri Yargıtay başsavcı yardımcılığına, Askeri Yargıtay başsavcı başyardımcılığına, Askeri Yargıtay üyeliğine, Anayasa Mahkemesi üyeliğine ve nihayet Anayası Mahkemesi Başkanlığına getirildi. İbrahim Hilmi Senil Danıştay başkanlığına, Anayasa Mahkemesi üyeliğine ve nihayet Anayasa Mahkemesi başkanlığına getirildi. Yüksek Soruşturma Kurulu üyelerinden Necdet Menteş, Yargıtay başkanlığına getirildi, Ulusu hükümetinde de Adalet Bakanı yapıldı. Ferruh Adalı, Yargıtay 1. başkanlığına getirildi. Abdullah Üner, önce Yargıtay 2. başkanlığına, sonra da Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi. Nihat Saçlıoğlu, Hasan Gürsel ve Servet Tüzün önemli görevlerin ardından Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi. Hikmet Kümbetlioğlu, Danıştay 8. Daire başkanlığına, Fahrettin Kıyak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, Fazlı Öztan, Yargıtay 2. başkanlığına, Anayasa Mahkemesi üyeliğine, Vecihi Tönük, Danıştay 6. daire başkanlığına, Fahrettin Öztürk, Danıştay 1. mürettep daire başkanlığına, Mustafa Hayrettin Perk, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi başkanlığına, Ziya Kayla, Maliye Müsteşarlığına, Merkez Bankası Genel Müdürlüğüne, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeliğine, Türkiye Vakıflar Bankası İdare Meclisi başkanlığına, Merkez Bankası banka meclisi üyeliğine, Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine, İş Bankası denetçiliğine, Hakkı İsmail Beşe, Kurucu Meclis üyeliğine, Mustafa Karaoğlu, Danıştay üyeliğine, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine getirildiler.”